* Superfluid Picture for Rotating Space-Times / George Chapline and Pawel O. Mazur\'un çalışmasına bakın. Çoğunu kavrayamasam da, kavradığım kadarı bile etkileyici. (gogle araması ile pdf\'sini bulursunuz)
Yorumum olarak; Evren dokusunun akışkan özelliğini, \" zaman\" dan ayrı olarak ele almanız durumunda, bence daha sağlıklı sonuçlar üretirsiniz. Çünkü zaman bile bu dokunun bir parçası değil, ürünü.
Bu şekilde ele alınca kütle ve kütle çekimi tamamen farklı nitelikler ve tanımlar kazanıyorlar. En başta kütle, bir enerji alanının-yoğunluğunun bu akışkan doku içindeki sabit (evrenin genişlemesinden dolayı kazanılan) hareketinin etkileşim sonucu oluyor. Yani evren dokusunun, enerji yoğunluğuna direnci. (Bir bakıma kütle olarak; suya atılan taşın, suyla temas eden yüzeyindeki basınç gibi, )
Kütle çekimi ise, oluşan bir \"düşük basınç alanı\" olarak kendini gösteriyor.
Tabii karanlık madde diye bir şey kalmıyor. Karanlık madde dediğiniz şey, sanal geçici, parçacıklar. Daha doğrusu kesişen tepe noktası dalgalar.
Yazıda sözü edilen dalgalar (fotonun zamanla enerji kaybetmesini gerektiren) bence farklı düşünülmeli. Bizler bir kaynaktan yayılan dalgalara göre düşünüyoruz.
Yaşadığımız ortam ve çevredeki gözlemlerimiz bunu gösteriyor.
Bana göre ise tüm bu dalgalar birer yansıma. Yani başka bir dalganın, nesnelerden yansımasını bizler saptıyoruz. Daha önceki paylaşımlarında bunlar hakkında önerilerde bulunmuştum.
Bu dalgalar ters, yani içten dışa doğru değil, dıştan içe doğru yayılan dalgalar.(https://1.bp.blogspot.com/-_60IMLrkUXA/VuwGgYYbgKI/AAAAAAAADvA/E6WIpwEv4z8w0_1trQ_5hmWAKp3ianomQ/s1600/egd_spherical.gif) Bu durumda enerji kaybetmelerine gerek kalmıyor. Hatta artıyor. (Eğer hiç bir engelle karşılaşmazlarsa)
Fotonun bu ortamda yavaşlamasına da hiç gerek yok. Fotonun bu ortamdaki hızı, mevcut en yüksek hızı. Başka ortamlara girince bu hızı düşüyor ama göreceli. Çünkü başka ortamın yoğunluğuna göre farklı zaman değerleri oluşuyor. Buna görecelilik de diyoruz. (Daha önceki fizikist paylaşımlarımda gene bunları yazmıştım.)
Dalgalar genişlerken, taşıdıkları enerji \"birim ölçü\"başına azalır. Ama taşınan toplam enerji miktarı değişmez. Bunu hedefe aktarılan enerjinin azalması olarak saptasakta, bu hatalı. (Daha yakın bir mesafede 1/4 birim enerji düşecekken, bir birim sonra 1/9 birim enerji \"aynı ölçüdeki alana\" düşüyor sadece. )
Zaten bu dalgalar dıştan içe doğru ise, fotonun her daim taşıyacak olan dalga, her yönden işliyor olacak. Bu da evrenin genişleme yönüyle uyumlu. Fotonlar bu dalgaların üzerindeki sörfçüler. Dalganın hızı ne ise, fotonun hızı da odur. İki dalga arası alınan mesafede en küçük zaman birimidir. Başka bir ortamda dalga boyu değişmiş olsa da, en küçük zaman birimi bu dalgaların tepe noktaları arasındaki mesafeye göre olduğundan, göreceli olarak aynı ortamdaki gözlemci için zaman aynı hızda/değerde olacaktır.
Sonuç: Evren dokusunun süper akışkan olması bence zaten tek geçerli açıklama.
Kanımca, tüm teorik fiziği buna göre sorgulamak gerekiyor.