Johns Hopkins Tıp Okulu'nda gerçekleştirilen deneylerde, araştırmacılar genlerin temel DNA dizilimlerini değiştirmeden fonksiyonlarını etkileyen 'epigenetik değişikliklere' dair ilk kesin delili bulduklarını açıkladı. Kanda tespit edilebilen epigenetik değişikliklerin, beyin dokularındaki değişimlere ayna tuttuğu ve psikiyatrik hastalıkların da izlerini sakladığı ifade edildi.
Psychoneuroendocrinology dergisinde yayımlanan araştırmada, depresyon, bipolar rahatsızlık ve travma sonrası stres bozukluğu rahatsızlıklarıyla ilgili olan FKBP5 genine yönelik epigenetik değişimler mercek altına yatırıldı. Bilim insanları buna rağmen stres seviyesinin kanda neden olduğu değişimle beyin dokularını etkileyen 10'dan fazla gen tespit ettiklerini belirtti.
Araştırmada yer alan Johns Hopkins Üniversitesi Psikiyatri ve Davranışsal Bilim Bölümü'nden Richard S. Lee, "İnsan odaklı birçok araştırma, hastalıklara neden olan birçok epigenetik değişimlerin beyinde meydana geldiğini savunuyor. Ancak beyine ulaşmak ve incelemek ne kadar zorsa, aynı değişimlerin yaşandığı kana ulaşmak bir o kadar kolay" ifadesini kullandı.
Lee, 'beyindeki değişimleri anlamak için kanı kullanabildiklerini ve kanın zihinsel hastalıkların tespiti, yeni tedavilerin geliştirilmesi ve bu tedavilerin test edilmesi için de kullanılabileceğini' söyledi.
Tahminler doğru çıktı
Yapılan deneyde, ana stres hormonu olarak bilinen kortizolun aşırı üretilmesine neden olan cushing hastalığı taşıyan fareler gözlemlendi. FKBP5 geninde değişimin tetiklenmesi için farelerin suyuna dört hafta boyunca değişik dozlarda stres hormonu eklendi. Her hafta kanlarındaki değişim ölçülen farelerin beyinler, ay sonunda parçalara ayrılarak incelendi. Araştırmacılar özellikle, fareler ve insanlarda hafızanın şekillenmesi, bilgi depolanması ve örgütlenme yeteneğini ilgilendiren hipokampus bölgesinin kortizolden ne kadar etkilendiğini inceledi.
Araştırmalar, farelerin aldığı stres hormonu arttıkça kan ve beyindeki epigenetik değişimlerin bir o kadar arttığını ortaya koydu. Yine de stres hormonuyla epigenetik değişimlerin farklı özellikleri, kan-beyin ilişkisinde soru işaretleri de doğurdu.
Lee, stres hormonu arttıkça FKBP5 geniyle tetiklenen RNA'ların depresyon seviyesiyle arttığını belirtti. Ancak RNA seviyesi zamanla veya hormon seviyesinin azaltılmasıyla normale dönerken, epigenetik değişimler kalıcılığını sürdürüyor. Araştırmacılar, epinegetik değişimlerin bu özelliğinin, salgılanan ortalama stres hormonu ve bu durumda oluşacak RNA miktarının anlaşılmasında yol gösterici olacağını belirtti.
Kaynak: Psypost.com
0 yorum