İsveç'ten bir araştırma ekibi tarafından geliştirilen 5 dakikalık testin, atardamarlarda yağ birikimi olasılığını saptamada kan testleri ve tansiyon ölçümleriyle aynı doğruluğa sahip olduğu gösterilmiştir; bu da onu doktora gitmeyi gerektirmeyen hızlı ve kolay bir değerlendirme haline getirmektedir.
Gothenburg Üniversitesi'nden klinik fizyolog Göran Bergström, “Kalp krizi genellikle aniden ortaya çıkar” diyor. “Kalp krizi geçirenlerin çoğu görünüşte sağlıklı ve asemptomatiktir, ancak koroner atardamarlarda ateroskleroz olarak bilinen yağ birikintileri vardır.”
Kişisel raporlama aracı yaş, cinsiyet, kilo, diyabet durumu, kan basıncı, lipid seviyeleri, aile öyküsü ve sigara alışkanlıklarını kapsayan 14 farklı sorudan oluşuyor. Araştırmacılar, cevaplamanın beş ila sekiz dakika arasında sürmesi gerektiğini söylüyor.
Yaşları 50 ila 64 arasında değişen 25.000'den fazla katılımcı, devam eden SCAPIS (İsveç Kardiyopulmoner Biyo-Görüntü Çalışması) projesinin bir parçası olarak bu soruları yanıtladı. Araştırmacılar, katılımcıların yanıtlarını yine SCAPIS kapsamında toplanan bilgisayarlı tomografi (BT) taramalarıyla karşılaştırdı.
BT taramaları arterlerdeki yağ birikintilerinin belirtilerini ortaya çıkardığından, ekip kendi bildirdikleri cevapları gerçek koroner ateroskleroz ile ilişkilendirebilmiş ve bu da kalp krizi riskini tahmin etmek için kullanılabilmiştir.
SCAPIS verilerinin daha küçük bir alt bölümü üzerinde test edilen yöntem, en yüksek kardiyovasküler hastalık riski taşıyan kişilerin yüzde 64,6'sını tespit etti.
Daha sonra karşılaştırma için, kendi bildirdikleri 14 faktörün yanı sıra laboratuvar testlerinden ve kan basıncı gibi hayati belirtilerden elde edilen dokuz ek faktörü içeren bir klinik araç kullanıldı.
Klinik aracı kullanan ekip, en yüksek riskli bireylerin yüzde 67,3'ünü tespit etti; bu da kendi kendine bildirilen verilerin tek başına kalp krizi riskini etkili bir şekilde tarayabileceğini ve klinik ziyaretlerden sadece hafif bir iyileşme elde edilebileceğini gösteriyor.
İleriye dönük olarak, yeni çalışmanın arkasındaki ekip, kalp krizi riski ile anket yanıtları arasında aynı ilişkilerin olup olmadığını görmek için sürecin testini diğer ülkelerdeki daha geniş insan gruplarına genişletmek istiyor.
Amaç, kendi kendine raporlama aracını tek başına kullanmak değil, bir doktor tarafından daha fazla kontrol edilmesi gerekebilecek bireyleri işaretlemektir. Umut, tedaviye ihtiyacı olan ya da yaşam tarzında değişiklik yapması gereken kişilerin daha erken tespit edilebilmesidir.
Kalp krizi, genellikle bir koroner arterde biriken plağın yırtılması ve kan pıhtısı oluşturması nedeniyle kalbin bir kısmına giden kan akışı engellendiğinde ve kas oksijensiz kaldığında meydana gelir. Hava kirliliğinden iş stresine kadar bir dizi faktör potansiyel olarak bu duruma dahil olabilir ve bunları önceden önlemek için çalışmalar devam etmektedir.
Bergström, “Bu testi sağlık hizmetlerinde yaygın olarak kullanılabilir hale getirebilirsek, kalp krizi riski yüksek olan veya şu anda yetersiz tedavi gören kişileri belirlememize yardımcı olarak hayat kurtarabilir ve acıları önleyebilir” diyor.
Bu yazı SCIENCEALERT’ de yayınlanmıştır.
0 yorum